-
1 vurmak
I vt1) erschießen; (av) abschießenbirini arkadan \vurmak ( fig) jdm in den Rücken fallen2) schlagen; ( boynunu) abschlagenbir taşla iki kuş \vurmak ( fam) zwei Fliegen mit einer Klappe schlagen3) spannenbirini boyunduruğa \vurmak jdn ins Joch spannen4) ( ayağını) scheuernyeni ayakkabılar ayağımı vuruyor die neuen Schuhe scheuern5) ( çarpmak) stoßenkafasını köşeye \vurmak mit dem Kopf an eine Ecke stoßen6) ( fam)birinin parasını \vurmak jdn um sein Geld prellenikiyi dörde \vurmak die Zwei mit der Vier multiplizieren8) ( tekme)birine tekme \vurmak jdm einen Fußtritt geben [o versetzen]9) treffenbirini kalbinden \vurmak jdn ins Herz treffenII vi1) schlagen (-e auf) ( fam), hauen (-e auf)masaya \vurmak auf den Tisch schlagen2) schlagen (-e) ( fam), hauen (-e)anne, Hasan bana vurdu! Mama, Hasan hat mich gehauen!3) zuschlagen (-le mit)muşta ile \vurmak mit einem Schlagring zuschlagen4) (an) klopfen5) stoßenbeynimden vurulmuşa döndüm ich war wie vor den Kopf gestoßen6) aptallığa \vurmak sich dumm anstellen -
2 vurmak
vurmak <- ur> (-i -e) schlagen A an, auf, in A; einschlagen (z.B. Nagel in A); den Weg einschlagen zu, nach D, zugehen auf A; klopfen (z.B. Herz; an die Tür); schießen (auf einen Vogel), treffen A, abschießen A, erschießen A; fam multiplizieren (z.B. ikiyi dörde 2 × 4); krank machen A, schlagen auf A; fam einen heben; z.B. Arm sich (D) stoßen an D; Farbe auftragen auf A, anstreichen A; Kälte schaden (dem Obst); Licht dringen in A; im Lotto gewinnen, einen Treffer erzielen; Sonne direkt scheinen (ins Gesicht); MED Spritze geben D; Stempel setzen auf A;vur emri Erschießungsbefehl m;ateşe vurmak etwas aufs Feuer stellen;ayağını (güm güm) yere vurmak mit dem Fuß (heftig) aufstampfen;dışarıya vurmak nach außen dringen;dişleri birbirine vurmak mit den Zähnen klappern;-in ateşi başına vurmuş fig er/sie spinnt;sola vurmak (nach) links abbiegen;-i şakaya vurmak ins Lächerliche ziehen A;-e yama vurmak einen Flicken aufsetzen auf A;-i zincire vurmak in Ketten legen A;vur aşağı tut yukarı nach langem Feilschen;vur abalıya immer auf die Kleinen -
3 ayağını bağlamak
= ayağına bağ vurmak связа́ть по рука́м и нога́м -
4 ayağını sertçe vurmak
v. stamp -
5 ayağına bağ vurmak
-
6 ayak
1) Fuß m\ayaklar altına almak ( fig) mit Füßen treten\ayakları dolaşmak über seine eigenen Füße stolpernayağa kalkmak aufstehenayağı kaymak ausrutschenayağını vurmak ( ayakkabı) scheuern\ayak \ayak üstüne atmak die Beine übereinanderschlagenbirine \ayak uydurmak mit jdm Schritt haltenayağını yorganına göre uzatmak sich nach der Decke streckenayağını yorganına göre uzatmamak über seine Verhältnisse lebenbir ayağı çukurda olmak mit einem Bein im Grab stehenkemerin/köprünun/tonozun ayağı das Widerlager des Bogens/der Brücke/des Gewölbes -
7 ayak
нога́ (ж) но́жка (ж) стопа́ (ж)* * *озвонч. -ğı1) нога́, но́ги; ла́па ( животного) ла́пка ( насекомого)ayak ayak üstüne atmak — положи́ть но́гу на́ ногу
ayağını çıkarmak — разува́ться, снять о́бувь
ayağını giymek — обува́ться, наде́ть о́бувь
ayağına [iyi] oturmak — прийти́сь по ноге / впо́ру
ayağı[nı] vurmak — натере́ть но́гу
arka ayak — за́дняя нога́
ön ayak — пере́дняя нога́
yalın ayak — босико́м
2) но́жка; подпо́рка, опо́ра, сто́йка, сва́я3) прито́к реки́4) водоотво́дный кана́л; рука́в, свя́зыва́ющий два водоёма5) шагayak sesi — зву́ки шагов
ayak uydurmak / değiştirmek — идти́ в но́гу, взять но́гу
6) ступе́нькаotuz ayak merdiven — ле́стница в три́дцать ступе́нек
7) уст. фут, каде́м (мера длины, = 30,5 см)8) ри́фма ( в фольклоре)••ayağı kayana yol gösteren çok olur — посл. когда́ челове́к упадёт, тогда́ ему́ начина́ют пока́зывать доро́гу, по кото́рой он до́лжен был идти́; вся́кая по́мощь нужна́ во́время
ayağına sıcak su mu, soğuk su mu dökelim? — погов. что ска́жешь - тебя́ казни́ть или поми́ловать? (говорится человеку, который редко заходит)
ayağının bastığı yerde ot bitmiyor — погов. у него́ под нога́ми земля́ гори́т
ayağını yorganına göre uzatmak — погов. по одёжке протя́гивай но́жки
- ayakta- ayaktan
- ayağını alamamak
- ayağı alışmak
- ayağının altına almak
- ayaklar altına almak
- ayağının altına karpuz kabuğu koymak
- ayağının altında
- ayak altında dolaşmak
- ayakların altında dolaşmak
- ayak atmak
- ayak atmamak
- ayak bağı
- ayağının bağını çözmek
- ayağını bağlamak
- ayağına bağ vurmak
- ayak basmak
- ayak basmamak
- ayağına çabuk
- ayağına çağırmak
- ayağını çekmek
- ayağını denk almak
- ayağını denk basmak
- ayak diremek
- ayak divanı
- ayağına dolaşmak
- ayağına dolanmak
- ayağı düşmek
- ayağına düşmek
- ayağı düze basmak
- ayağına geçirmek
- ayağına gelmek
- ayakları geri geri gitmek
- ayağına getirmek
- ayağına gitmek
- ayağı ile gelmek
- kendi ayak ile gelmek
- ayağına ip takmak
- ayak işi
- ayağına kadar gelmek
- ayağa kaldırmak
- ayağa kalkmak
- ayağına kapanmak
- ayağına iniyor
- ayaklarına kara su iniyor
- ayağını kaydırmak
- ayağını kesmek
- ayak kirası
- ayağının pabucunu başına giymek
- ayağının pabuçu olamamak
- ayağına sıkı
- ayağı suya ermek
- ayak sürtmek
- ayağı şaşmak
- ayağına taş değmek
- ayağı taşa dokunmak
- ayağının tozuyla
- ayağının tozu üstünde
- ayakta tutmak
- ayaklarının ucuna basarak
- ayağı uğurlu
- ayağı üzenğide
- ayağı yere değmemek
- ayakları yere değmemek
- ayağı yerden kesilmek
- bir ayağı çukurda
- bir ayağı öbür dünyada -
8 zincir
zincir s1) Kette fbirine \zincir vurmak ( elini ayağını bağlamak); jdn an Händen und Füßen fesseln; ( fig) ( özgürlüğünü elinden almak) jdn fesselnbirini \zincire vurmak jdn in Ketten legen [o schlagen]olaylar \zinciri eine Kette von Ereignissen
См. также в других словарях:
ayağını vurmak — (ayakkabı) ayakkabı ayağını yara etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
vurmak — e, ur 1) Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak Masaya vurmak. Birinin başına vurmak. 2) i Ses çıkarmak için bir şeyi başka bir şey üzerine hızlıca çarpmak Kapılarını vurmadan, kartını göstermeden, kademeye aldırmadan odalara… … Çağatay Osmanlı Sözlük
köstek vurmak — 1) hayvanın ayağına köstek bağlamak 2) mec. kösteklemek 3) sp. güreşte hasmın bir veya iki ayağını sımsıkı yakalamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
zincir vurmak — 1) (birine) elini ayağını bağlamak 2) (birine) özgürlüğünü elinden almak Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım, / Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım. M. A. Ersoy … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayak — is., ğı, anat. 1) Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü 2) Bacak 3) Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri İskemlenin bir ayağı kırık. Bu köprünün dört ayağı var. 4) Vücudun… … Çağatay Osmanlı Sözlük